Cool aradı! Evet, ben biraz soğuk yapınca hemen arayı ısıtmak istedi sanırım. Bir baktım dün akşam için planlar yapıyor. Esmer'le her zamanki yerimize götürdüm onu. Şık, sessiz, keyifli bir yer. Sonrası sahilde yürümeyle devam etti. Git gide alışıyoruz gibi birbirimize. Ama bende kafa hala karışık. Aynen, Köpekli'den bahsediyorum. Cool'la ayrıldık, eve geldim, hatta arabayı park ederken bir kestim evin ışıkları yanıyor mu diye. Neyse eve gelmemle Facebook'tan konuşmaya başlamamız bir oldu.
Bir anda ne istersem elde edebilecekmişim gibi geldi. Sonra silkindim, kendine gel S. dedim. Ne gerek var şimdi ekstradan bir maceraya? Aklımda yankılanan tek bir şarkı, Hold The Line. Nakarat beni fena çarpıyor. "Love isn't always on time" diyor Bobby Kimball amca. "Aşk her zaman zamanında değildir."
Ne geliyorsa başıma, hep rakıdan geliyor.Çirkin'le ilk hamleler ben rakı masasından kalkıp onun yanına gidince olmuştu. İstanbullu vardı bir ara, onu da anlatırım, onunla da rakı masasında keyif yaparken kaptırmıştım kendimi. Şimdi de Köpekli konuya rakıdan girdi. "Rakı içiyorum." dedi, beni fena kazandı. Oturduğumuz yerde bir manzara var ki içmemek için aptal olmak gerek. O da kaptırmış kendini bu güzelliğe. Derken bir baktım benden rakı sözü alıyor.
Numaramı da kaptı hınzır. Sabah da rakı için sözleştik. Bakalım bu kez neler gelecek başıma. Çünkü şimdiye kadar ne geldiyse başıma, hep rakıdan geldi. Hı bir de ufak bir detay var. Köpekli 20 gün sonra İstanbul'a taşınıyor.
Ey Köpekli! Eğer bunu okuyorsan, bil ki hayat büyük tesadüflerle bizi bir araya getirmeye çalışıyor. Blogumuzu bulman imkansızdan öteydi ama sonuçta buldun. O yüzden boşver İstanbulu. Ben sana her akşam rakı sofrası kurarım. Söz bak.
Yine şans(sızlığ)ım beni yerden yere vuracak gibi.
S.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder