Onu hatırlamadan uyanılan bir sabah var mı?
Yok yok, öyle bir evren yok. Bugün tam 3 ay olmuş belaya bulaşalı. Elimde kronolojik bir liste, bakıyorum bakıyorum da o kadar zaman olduğuna inanamıyorum. Tamam madem meraklar uyanmaya başladı, hikayeme başlıyorum!
Git gel, bir çocuğa öyle ya da böyle tak kafayı. Tak kafayı derken benim takan. Öyle okulda bir karşılaştık diye "Hadi buluşalım" olduk, sonra "Hadi bir daha buluşalım", "Nerdesin? Geliyorum." derken karşılaşma bir anda alışkanlığa dönüşüvermesin mi? Günde 3 kere bulur mu iki insan? Sabah kahvaltı edelim, öğlen yemek yiyelim, akşam kahve içelim, bir tane daha içelim falan derken 24 saatin 25'ini beraber geçirir olduk.
Ne yapılır o kadar saat diyorsun, duyar gibiyim. Hemen cevap vereyim, "yargılanma korkusu olmadan" her yaşadığımızı birbirimize anlatıyoruz. Ya da en azından ben her şeyin anlatıldığını düşünüyordum. Arada bir okula yardım ediliyor falan, defterlerimde hala el yazıları, çizimleri, kahroluyorum baktıkça.
Neyse işte 3 hafta falan bu böyle gitti, ben ne onun ilgisinin farkındayım ne de sakladıklarının. Be kızım, yolda gördüğün adamın twitterını instagramını dibine kadar stalklarsın da günlerdir buluşup görüşüp durduğun adamın adını bir arama çubuğuna yazmak aklına gelmez mi? Yok yok, beynimi arada bir çıkarıp suya koyduğum doğru. İşte yine o günlerden birindeyiz, ben adamın sosyal medya hesaplarının hiçbirinin varlığından bile haberdar değilim, tak! aşık oldum adama.
Adam deyip duracağıma kendisine bir isim verelim. Şimdi G. burada olsaydı adamın tek özelliğinin çirkinliği olduğunu söylerdi kesin. O yüzden "Çirkin" diyelim biz bu adama.
Çirkin, her şeyiyle çirkindi.
Abartmıyorum ya, valla. Böyle deyip duruyoruz, çocuklarımız ona benzerse G.'yi hiç affetmeyeceğim bu yüzden ama neyse onu çocuğum olunca düşünürüz. Yemin ederim böyle saçı mı çirkin desem, bıyığı mı çirkin desem, bacakları mı çirkin desem? Hıı bir tek poposu güzeldi, onu da zaten ilk 2 ay görmedim ki. Neyine nasıl aşık oldum inanın bilmiyorum. Hiç unutmam G. bir gün karşıdan bize doğru yürüyor, biz de Çirkin'le beraberiz, ay G. bir gülmeye başladı, dedim herhalde Cem Yılmaz gözükür oldu bu kızcağıza, yazık günah. Meğer Çirkin'in çirkinliğine gülüp duruyormuş serseri.
Bu arada biz kimiz, kaç kişiyiz, ne iş yaparız diye soruyorsunuz kesin şu anda. Tamam Çirkin'le olan çirkin ilişkimizi anlatmaya ara verip kendimizde ilgili ilk bilgileri paylaşıyorum. Biz üç hatunuz: S., G. ve A. Ben bu hikayenin yazarı, birtanecik S.'inizim.
Biraz sabredin, bakın söz anlatacağım size S.'e neler olduğunu. Hikaye uzun, ben de konuşmayı severim zaten. Bir de gülmeyi. Bir de kahveyi, alkolü, müziği, yemeği, soğuğu... Ne çok şey severmişim ben meğer. Bakın Çirkin'e rağmen hala bir tık sevgi kalmış ruhumda demek.
Tabi bir ruhum varsa.
S.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder